içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Marmara Denizi İsyan Etti : Dünya Ölçüm Standartları Yanlış Sonuç Çıkartıyor

 

Büyükşehir Belediyesi tarafından, 13-14-15 Eylül tarihlerinde ‘Damağımdaki Bursa’ temasıyla düzenlenecek olan 3'üncü Uluslararası Gastronomi Festivali'nin basın lansmanı incir bahçesinde yapıldı.

 

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey birkaç yıl önce çıkılan müsilajla Marmara Denizi’nin isyan ettiğini söyleyerek eğer önlem alınmazsa  canlıların ne zaman öleceğine dair tarih verdi.

 

 Birazdan konuya geleceğim ancak yazımızı çok dikkatli bir şekilde okumanızı tavsiye ediyorum.

 

Hemen hemen basından tüm dostlarımız bu festivale katıldı. Kimi organizasyonu eksik bulurken kimi de macera gözüyle bakarak anın tadını çıkardı. Gastronomi doğal bir ortamda incir ağaçlarının arasında gerçekleşince ve üstüne yaklaşık Bursa’da fabrikalar ve çevre de 10 günü aşkın bir süredir gündem olunca; havayı, derelerimizi, suyumuzu, toprağımızı kirleten fabrikalarla ilgili alınacak önlemler konuşuldu.

 

Mustafa Bozbey gazetecilerin sorularını yanıtladı ve canlı verildi. Bende bir görüş beyan ettim ancak çok anlaşılamadığını düşündüğümden hem kendi edindiğim bilgileri hem de başkan Bozbey’in açıklamalarını çok dikkatli analiz etmenizi kendi hayatınız söz konusu olduğundan rica ediyorum.

 

Başkan Mustafa Bozbey bir gazetecinin çevre ile ilgili gelen şikayetlere binaen verdiği sorunun cevabını aynen paylaşmak istiyorum çünkü yazının bundan sonrası hepimiz için hayati bir konudur.

 

Mustafa Bozbey :

“Bu bölgenin hava kirliliği konusunda bizlerinde ulaştığımız ölçümler var. Bursa'da biliyorsunuz hava kirliliğini değerlendirdiğimizde birinci sırada yine İnegöl geliyor. İkinci sıralarda Gürsu ve Kestel geliyor ve böyle gidiyor.

 

Gerçekten Bursa'nın yaklaşık 3.3 milyon kayıtlı nüfusu olan yine ilavesiyle şu anda bulunan dışarıdan gelen kişilerle birlikte 3.7 milyon civarında bir nüfusun barındığı kentimizde. Bu kadar insanın hatta canlıları da sayarsak yine binlerce canlı olduğu bir kentte hava kirliliğinin olmaması ve hava kirliliği konusunda tartışmaların dahi olmamasını arzu ediyoruz.

 

Bu konuda çalışmalarımız yürüyor ve Sayın Valimiz'i ziyarete gittiğimizde ilk konulardan bir tanesi hava kirliliği konusuydu. Paylaştık.. Sayın Valimiz de bu konuda gerekeni yapacağını birlikte tüm gereken neyse onları gerçekleştireceğimizi, ona göre de Bursa'nın havasını temiz tutacağımızı da yine paylaşmış olduk.

 

Kendisinin desteği de şu anda mevcut. İnanıyorum ki önümüzdeki süreçte özellikle kışa gireceğimiz bu süreçte bunun etkilerini fazla da duyabiliriz.

 

Ama bu konuda tedbirlerimizi alacağız. Şimdiden daha tüm bu olumsuzluk yaratan kirletici unsuru olan fabrikaları şimdi buradan da uyarmak istiyorum. Mutlaka bunların önlemini alın. Siz de Bursa'da yaşıyorsunuz. Çalışanlarınız da Bursa'da yaşıyor. Bursa'nın havası temiz olmalı. Eğer ben zaman zaman söylüyorum. Gerçekten iş dünyası bu konuda eğer evet dereler temiz akacak dediğinde temiz akar. Hava havası temiz olacak derse inanın bana Bursa'nın havası temiz olacak. Onun için o konuda da iş dünyasından da destek bekliyoruz.”

 

 

 TOPRAK KAYBEDİYORUZ, KESİNLİKLE YIKILACAK

 

Başkan Bozbey çevre konusunda önemli uyarılara devam etti çevre konusuna  devam edeceğiz ama toprak kaybettiğimiz gerçeği var ve hepimizin için çok önemli. Bu yüzden sayın Bozbey’in bu konudaki açıklamalarına da yer verelim.

 

“Tarımsal alanların maalesef son yıllarda özellikle pandemiyle birlikte yaşanan sürece baktığımızda yine tarım topraklarının önemli bir kısmını kaybettiğimizi görüyoruz.

 

Bu konularda tavizimiz yok. Tiny houselarla ilgili de tavizimiz yok. Asla..!

 

Hele hele kaçak depolara, kaçak yapılaşmalara asla tavizimiz yok.

 

 Çok net söylüyorum. Kesinlikle yıkılacak. Yani kimse yeltenmesin, kimse ya ben işte şunu buldum, şuradan girerim, böyle düşünürüm, bunu yaparım demesin. Bunlara kesinlikle izin vermeyeceğiz. Biraz önce de konuşmamda da söyledim. Mevcut yapısıyla, sanayisiyle, tarımıyla, kültürüyle, turizmiyle barışık bir kent oluşturmamız lazım. Kimse kimsenin sahasına müdahale etmemesi gerekiyor. Ve bundan sonra topraklarımızı korumak ‘hepimizin sorumluluğu’.”

 

Gelelim kamuoyu ile paylaştığım görüşüme..

Sayın Bozbey’e dünya standartlarında fabrika bacalarına yapılan ve emsal bilinen ölçüm cihazlarının yeterli sonuç veremediğini Bursa’da çıkan dumanlara ölçüm sınırının dünya sonuçlarına göre 10.00000 sınır olduğunu ama genzimizi yakan, hava kalitemizi düşüren Bursa’daki bacalardan çıkan sonucunun 00000000,9 olduğunu anlattım.

 

Yani bu rapora göre temiz hava soluyoruz ama bu genizimizi yakan, hayat kalitemizi düşürerek çeşitli kanser türlerinin yaygınlaşmasına neden olan gözden kaçırdığımız bir şey vardı. Ve bunu 3 kahraman buldu. Başkan Bozbey’e eksik anlattım ama kendisinin vasıtasıyla kamuoyuna arz etmiş olalım..

 

(İngiltere bu buluşu hayata geçirdi ama Bursa’dan çıkan bu çalışmayı henüz bakanlık yönetmeliğine sokmadı..)

Ölçümdeki eksikliği fark eden ve çalışmalara başlayan ağ buharlarının ölçüm metodunu bulan Bursa Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdür Yardımcısı Selçuk Yalçın ve beraberinde ise Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliğinden Prof. Dr. Sıddık Cindoruk ve Prof. Dr. Yücel Taşdemir hocaların destekleri ile Elinsan Çevre Laboratuvarıdır.

 

Her kademesi İl Müdürlüğü Üniversite ve Laboratuvar iş birliği ile oldu. Onların hakkı Bu  tespitte çok önemli ölçüm metodunu geliştirdiler ve TURKAK (Türkiye Akreditayon Kurumu) bunu onayladı. Uluslararası yayının yapılmasıyla da ilk ‘ İngiltere’de’ çalışmalar başladı. Ancak Çevre şehircilik Bakanlığın denetim yönetmeliğine henüz girmedi. Niçin girmedi buna da ayrıca parantez açmak gerekiyor   ancak daha fazla bilgiye ve teyite ihtiyaç olduğundan erteliyoruz.

 

 Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Selçuk Yalçın'la birkaç gün önce ben bir görüşme yaptım. Ve bu görüşmenin neticesinde çok çarpıcı bir o kadarda dehşete düşüren hayret verici  bilgilere ulaştım.

 

Ayrıca kendisi bana bilimsel raporlarla Bursa'daki hava kirliliği konusunda geniş çaplı bilgiler verdi. Verdiği bilgilere göre sadece Bursa'da değil rüzgar yönü güneye doğru estiği için Biz sadece Kestel'in, İnegöl'ün  veya Bursa ovasının değil  İstanbul'dan  ve Kocaeli'den gelen fabrikaların kirliliğini de Bursa çekiyor, soluyor.

 

Bu rüzgar Uludağ'a çarpıyor ondan sonra alçak basınçla Bursa'nın üstünde o kirli hava biriktiriyor. Bunu raporlarla incelenmiş tespit edilmiş. (Bakanlık raporlarında mevcut).

 

Çevre çalışmaları ve bu korkunç senaryolara karşı tedbir almak için Marmara Bölgesi adına Sayın Ekrem İmamoğlu ile birlikte, hem de Kocaeli Belediye Başkanı ile birlikte, hem de Bursa çapında bu hava kirliliği konusunda çok önemli çapta çalışmalar yapabilirsiniz şeklinde sayın başkana görüş beyan ettikten sonra Bozbey beni bir daha hayrete düşüren o kritik açıklamaları yaptı.

 

“Hava kirliliği konusuna girince biz zaten çevre konularında değil sadece hem çevre konularında aynı zamanda turizmde, ulaşımda Depremle ilgili risklerde, güçlendirmelerde vesaire tamamen bir Marmara bölgesi olarak değerlendiriyoruz. Bursa ölçeği değil, Çanakkale'den başlayan, Edirne'de biten, Marmara'yı saran, hatta içine Eskişehir'i de, Zonguldak'ı da alan, kıyı şehirleri de, Kütahya’yı da değerlendiren bir anlayış içerisindeyiz.

 

Bunların tümünü beraber düşünerek ancak biz çevremizi koruyabiliriz. Yani Bursa'da biraz önce söylediğiniz gibi istediğiniz kadar bu sonuçları almak için gerekli tedbirleri alın. Onun için bütünsel düşünmek lazım. Yani Marmara'yı bütün olarak düşünmek lazım."

 

 

MARMARA’NIN ÖLÜM TARİHİ

 

Başkan Mustafa Bozbey sözlerine şöyle devam ettii

 

"İşte Marmara Denizi. Kim kirletiyor? Hep beraber kirletiyoruz. Marmara'daki bütün fabrikalar kirletiyor. Bütün insanlar kirletiyor.

 

Ve Marmara Denizi'nin eğer böyle giderse 10-15 yıl sonra canlı kalmayacağını bilim insanları açıkça söylüyor artık. 20 metre altında müsilajın olduğunu söylüyorlar.

 

Yani o 2021'deki o müsilaj aslında Marmara Denizi'nin bir nevi isyanıydı. Evet, isyanıydı. Bakın beni de görün. Beni kirletmeyin, ben gidiyorum, ölüyorum, can çekişiyorum demesinin isyanıydı aslında.

 

Bunu herkesin anlaması lazım. Marmara'da yaşayan yaklaşık 30 milyon insanın anlaması lazım. Oradaki çalışanların, fabrika sahiplerinin, herkesin anlaması lazım.

 

 Artık Marmara'ya göçü durdurmak, hatta geriye göçü başlatmak gerekiyor. Çünkü müsilajın en önemli etkilerinden bir tanesi ancak böyle Marmara Denizi'nin ömrünü uzatmış oluruz."

 

Umarım sevgili okuyucularım; bu karşı karşıya olduğumuz büyük felaketten parti, ırk, dil, din gözetmeden yetkililerimizle birlikte üstesinden geliriz..

 

Selam ve dua ile..

 

 

Bu yazı 11732 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum